Atebe 10:109-132 (
2023)
Copy
BIBTEX
Abstract
Necip Fazıl Kısakürek, 20. Yüzyılın en önemli Türk şair ve düşünürlerinden biridir. İslami hareketin sembollerinden biri olmasına rağmen, popülaritesi sadece dindar kesimlerle sınırlı kalmamıştır. Ülke genelinde büyük bir üne kavuşmuş, farklı kültürel çevrelerden, değişik fikir akımlarına mensup hayranlara sahip olmuştur. Bu durum şairin ifadelerinin akıcılığı, edebi yeteneğinin gücü ve Türkçeyi hem şiir hem nesirde ustalıkla kullanmasından kaynaklanmaktadır. Onun velûd bir yazar niteliğiyle çok sayıda ürün vermiş olması yazdıklarının edebi değerini düşürmemiştir. Ayrıca gençliğinden beri farklı gazete ve dergilerde makaleler yazmıştır. Otuz yılı aşkın bir süre "Büyük Doğu" mecmuasını yayımlamıştır. Aynı isimle bir yayınevi kurmuş ve yaklaşık yüz kitap neşretmiştir. Şair olarak divanlar yayımlamasının yanı sıra hikayeler, romanlar, piyesler telif etmiş, fikri, ahlaki ve siyasi yazılar yazmıştır. Otuz yaşına kadar “bohem” diye tavsif ettiği bir hayat sürmüş, ruhi boşluktan kurtulamamıştır. Sonrasında bir vesileyle tanıştığı döneminin tanınan medrese alimi ve mutasavvıf Abdülhakim Arvasi’den etkilenmiştir. Böylece köklü bir fikri dönüşüm yaşamış, İslami dünya görüşünü benimsemiştir. Bu merhaleden sonra çok çeşitliliğe sahip edebi ürünlerinin tümünde inanç ve fikirlerini cesaretle savunmayı gaye edinmiştir. Muhalif bir kimlikle döneminin devlet ricaline alenen tenkitler yönetmekten çekinmemiştir. Bu uğurda ortaya koyduğu mücadele sebebiyle resmi kovuşturmalara maruz kalmış, defalarca hapis yatmıştır. Edebi faaliyetlerini, fikir kavgası niteliğinde icra etmiş, vefatına kadar da bu çizgisini sürdürmüştür. Tüm bu özellikleri birçok çevrede saygın bir mevkiye sahip olmasını sağlamıştır. Türk edebiyatındaki bu etkili konumuna rağmen Necip Fazıl, hala Arap okuyucusu tarafından nispeten bilinmemektedir. Arap araştırmacıların şaire dair teşekküre şayan değerli araştırmalar ve makaleler telif etmiş olmalarına rağmen eserleri henüz hak ettiği seviyede Arap okuyucusuna tanıtılabilmiş değildir. Burada Türkçeden Arapçaya tercüme faaliyetlerinin çok güçlü olmamasının etkisi akla gelebilir. Ancak başka Türk edebiyatçıların kitaplarının Arapçaya tercüme edildiği dikkate alındığında Necip Fazıl’ın eserleri özelinde bir eksiklikten bahsetmek yanlış olmaz. Her halükârda edebi eserleri Arapçaya çevirenler için yazarın ürünleri zengin bir servet mahiyetindedir. Biz de bu bağlamda Necip Fazıl’ın “Çile” adlı kitabından bazı şiirleri Arapça tahlil ederek manzum halde bu dile çevirdik. Manzumelerde klasik Arap şiiri kaidelerini dikkate aldık. Aynı şiirleri nesir olarak da çevirdik ve anlaşılmalarını kolaylaştırmak için kısa açıklamalar ekledik. Orijinal olduğunu düşündüğümüz bu çalışmamızla, Türk edebiyatı metinlerini Arapçaya çevirerek alana katkıda bulunanlar arasında yer almayı umuyoruz.