Abstract
Kitle fonlaması, bir projesi ya da iş fikri olan girişimcinin bir internet platformu üzerinden yaptığı açık çağrıyla kitlelerden fon toplayarak projesini finanse ettiği yeni nesil bir finansman yöntemidir. Bu yöntem daha ziyade güçlü maddi kaynakları olmayan, geleneksel finansman kaynakları tarafından istenen teminatı göstermekte zorlanan, çok fazla iş tecrübesi ve tanınırlığı bulunmayan girişimciler için iş yapma imkânı sunan alternatif bir finansal kaynak oluşturma mekanizmasıdır. Bu yöntemin bağışa, ödüle, paya ve borca dayalı fonlama şeklinde dört temel çeşidi bulunmaktadır. Bu çalışma, işte bu dört temel çeşit üzerinden kitle fonlaması yöntemini ele alıp fıkhî mahiyetini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Konu, somut olay ve belge inceleme yöntemi kullanılarak araştırılmış, her bir alt konunun fıkhî neticesine ise analiz ve sentez yöntemleri kullanılarak ulaşılmaya çalışılmıştır. Yapılan araştırma neticesinde metin içerisinde fıkhî temellendirilmesi yapılmış olan şu temel sonuçlara ulaşılmıştır: Bağışa dayalı kitle fonlamasında fon sağlayıcıların girişimcilere bağış yoluyla destekte bulunmaları fıkhî açıdan tipik bir hibe işlemidir. Ödüle dayalı kitle fonlamasında tebrik veya teşekkür kartı göndermek gibi maddi olmayan ödüllerin söz konusu olduğu fonlama uygulaması da yine bir hibe işlemidir. Şapka, tişört, anahtarlık gibi düşük de olsa maddi değeri bulunan ödül uygulaması ivaz şartlı hibedir. İleride üretilecek ürünün fon sağlayıcıya önceden sipariş hakkının verildiği ön alım/ön satım uygulaması ise nev‘i şahsına münhasır bir karma sözleşme niteliğindedir. Paya dayalı kitle fonlamasında girişimci ve girişim şirketinin yatırımcılardan gelen fonlarla kurduğu anonim şirket türü ortaklık, inan tipi bir müşârekedir. Borca dayalı kitle fonlamasında girişimcinin yatırımcılardan alıp faizsiz olarak geri ödediği borçlanma uygulaması tipik bir karz işlemi, borcun önceden belirlenen faiziyle birlikte ödendiği uygulama ise ribâlı bir borç işlemidir. Alınan borcun kurulacak olan şirketin payı ile ödenmesi işlemi fıkhî açıdan bir istibdâl yani borcun nakit yerine onun yerini tutan bir başka şeyle ödenmesi işlemidir. İstibdâlle birlikte taraflar arasındaki borç ilişkisi sona erer. Lakin şirketten alınan pay nedeniyle taraflar arasında paya dayalı bir ortaklık ilişkisi kurulmuş olur. Faaliyet alanlarının meşru olması şartıyla, borcun faiziyle geri ödenmesi şeklindeki borca dayalı uygulama hariç diğerlerinde fıkhî açıdan herhangi bir sıkıntı görünmemektedir.