Abstract
Bu çalışma Machiavelli’nin politik düşünceleri ile devlet aklı öğretisi arasında kurulan sürekliliği tartışmayı amaçlamaktadır. Machiavelli’nin teolojik ve aşkın meşruiyet unsurlarına gönderimde bulunmadan fiili güç ilişkilerini kavramaya yönelen politik öğretisi onu modern politikanın başlangıç figürü haline getirmektedir. Politikanın fiili gerçekliğiyle kavranarak ahlaki ve dinsel olan karşısında özerkleşmesi, insani etkinliği politik olanın merkezine taşımaktadır. Geleneksel yoruma göre Machiavelli’nin etik-politik görüşleriyle politikanın yapay ortaklığına dair bu vurgusu, devlet aklı kuramının klasik formülasyonunu oluşturmaktadır. Düşünürün vefatı sonrası öğretisinin bütünsel olarak Makyavelizm kavramına indirgenmesi bu kavrayışı güçlendirmektedir. Ancak ahlaki ve dini olanın politika karşısında yadsınması anlamına gelen devlet aklının ilksel formları bu teorik zeminle örtüşmemektedir. On altıncı yüzyılda, devlet aklı kuramını kavramsal hale getiren Botero Machiavelli’nin öğretisiyle zıt perspektif ileri sürmektedir. Botero, Machiavelli’den farklı olarak politikanın, ahlak ve din karşısında özerkliğini sorunsallaştırır ve birbirleriyle uyumlu hale getirmeye çalışır. Çalışmamız bu doğrultuda ilk amaç olarak devlet aklı kuramının on altıncı yüzyıl bağlamında Machiavelli sonrası problematiklerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. İkinci bir amaç olarak bu çalışmada Machiavelli’nin devlet anlayışının, Makyavelizm ilkesi ve devlet aklı kuramıyla ilişkisi ele alınacaktır. Bu iki tartışma hattının serimlenmesi Machiavelli’nin politik öğretisinde ve yaşadığı dönem içerisinde devlet aklı kuramıyla ilgisinin düzeylerine işaret etmeye olanak sağlayacaktır.