The composition of nitrogen-doped hydrogenated amorphous carbon films grown in a magnetically confined rf plasma-enhanced chemical vapour deposition system has been determined by X-ray photoelectron spectroscopy and compared with that determined using a combination of elastic recoil detection analysis, Rutherford back-scattering and nuclear reaction analysis. The importance of nitrogen doping or 'incorporation' in hydrogenated amorphous carbon films is discussed in relation to the significant variation in the sp 2 -to-sp 3 ratio that takes place. At 7 at.% N in the (...) a-C : H matrix, a critical change in the microstructure is observed, which governs the resulting mechanical, optical and electronic properties. Finally, the correlation between the sp 2 and sp 3 fractions determined by a non-destructive method of obtaining the bond fractions and by electron-energy-loss spectroscopy is discussed, with a view to evaluating accurately the sp 2 fraction in a-C : H : N films. (shrink)
Bilimin ne olduğunun belirlenmesi ve bu bağlamda bilimin sözde bilim ya da bilimsel olmayan alanlara ilişkin sınırının nasıl çizileceği tartışması, bilim felsefesinde sınır çizme problemi olarak ele alınmaktadır. Çalışmanın ana konusunu oluşturan bu problem, özellikle yirminci yüzyıldan itibaren, bilim felsefecileri tarafından birçok ölçüt ortaya konularak çözümlenmeye çalışılmıştır. Bu ölçütler genellikle, bilim ile sözde bilim arasındaki sınırı belirlemek amacıyla, bilimi mantık ve mantıksal önermeler üzerinden değerlendirmektedir. Şu ana kadar Viyana Çevresi, Popper, Kuhn, Lakatos gibi filozoflarca ortaya konulan ölçütler, nihai olarak problemi (...) mantıksal açıdan ele almıştır. Sınır çizme sorununun mantıksal açıdan ya da mantıksal ifadeler aracılığıyla ele alınması demek; sorunu içeriği yerine daha çok biçimsel açıdan ele almak anlamına gelmektedir. Ayrıca, ifade, kuram, araştırma programı gibi bilim öğelerinin bilimsellik durumunu tespit edebilmek amacıyla önerilen ölçütün, tek tek gerekli ve hep birlikte yeterli olan uygun sınır çizme ölçütünü karşılaması anlamına da gelmektedir. Bu çalışma, gerek ve yeter koşul arayışının, bilimin değişken ve çeşitli yapısını tam olarak yakalayamayacağını ve bilimin belirlenmesinin ve sınırının çizilmesinin bu yöntemle mümkün olmayacağını vurgulamaktadır. Bu konunun mutlaka sosyolojik açıdan da ele alınması gerekmektedir. Bilimin sosyal yapısına, değerler sistemine de bakmamız gerekir. Sonuç olarak, sınır çizme probleminin gerek ve yeter koşulun ortaya koyduğu katı ve ortak özellikler üzerinden sonuçlandırılamayacağı, bunun yerine bilimin “aile benzerliği yaklaşımı” çerçevesinde ele alınması gerektiği vurgulanacaktır. Aile benzerliği yaklaşımının temel oluşturduğu çok boyutlu ölçüt, bu sorunun çözümünde sosyal etkenleri dâhil etmesi, bilimin çeşitliliğini kapsayabilecek ölçüde çoklu ve esnek yapıda olması ile katkıda bulunacaktır. (shrink)
In this paper, I explore the links between liberal political theory and the evaluative nature of medical classification, arguing for stronger recognition of those links in a liberal model of medical practice. All judgments of medical or psychiatric "dysfunction," I argue, are fundamentally evaluative, reflecting our collective willingness or reluctance to tolerate and/or accommodate the conditions in question. Illness, then, is "socially constructed." But the relativist worries that this loaded phrase evokes are unfounded; patients, doctors, and communities will agree in (...) the vast majority of cases about what counts as illness. Where they cannot come to agreement, however, we are faced with precisely the sort of dispute about values and ways of life that the institutions of the liberal state are designed to accommodate. I accordingly sketch a model of medical practice, based loosely on Jürgen Habermas's political theories, designed to maximize both our awareness and our understanding of these disputes. (shrink)
A connection between Aristotle's syllogistic and the calculus of relations is investigated. Aristotle's and Gergonne's syllogistics are considered as some algebraic structures. It is proved that Gergonne's syllogistic is isomorphic to closed elements algebra of a proper approximation relation algebra. This isomorphism permits to evaluate Gergonne's syllogisms and also Aristotle's syllogisms, laws of conversion and relations in the "square of oppositions" by means of regular computations with Boolean matrices.
Individual semiotic systems interpreting their environment are not well understood from the externalist approach typical of the scientific method. Science constructs probabilities describing large populations of systems, not individuals. The Umwelt, as the individually experienced/created aspects of the habitat aspect of its population’s ecological niche, is given an internalist understanding within the framework of the compositional hierarchy. Vagueness is an important aspect of the internalist condition. It is selectively reduced momentarily by creative choices that can have a Peircean semiotic formulation, (...) and which are often unpredictable externally, thereby appearing to be chance events. (shrink)
Drawing on various historical documents, the article uses process tracing methods and analytic narratives to establish a relationship between historical contractual practices and state formation in nineteenth-century East Africa. I trace the process through which local political leaders historically sought to secure monopolistic deals over trade with foreign entrepreneurs through incomplete contracts for tangible economic goods and intangible political goods or services. By showcasing agents’ bargaining strategies in contractual agreements, the article sheds light on notions of sovereignty and independence articulated (...) through public contracting in Africa’s political development. Historical understandings of notions of independence and sovereignty by procurement practitioners in East Africa provide seeds for thought in controversial debates about government outsourcing today. Is outsourced sovereignty always threatening? Can we outsource sovereignty and remain independent? These are perhaps the most important conceptual queries that make East Africa’s historical contractual experience pertinent today as new public-private partnerships for development, including government outsourcing, increasingly call for the use of private means to solve public problems in the developing countries. (shrink)
The civilizational turn in sociological theory is best understood as an attempt to do full justice to the autonomy of culture (against all versions of structural-functional theory) without conceding the issue to cultural determinism. Civilizational formations are based on combinations of cultural visions of the world with regulative frameworks of social life, but the relationship between the two levels is open to conflicting interpretations and strategic uses of them. Axial age civilizations open up new structural and historical dimensions of interaction (...) between cultural and social patterns, and are therefore central to the agenda of civilizational analysis. Among the later breakthroughs which draw on Axial sources, the emergence of modernity stands out as particularly important; the cultural and political program of modernity may be seen as a new and distinctive civilization, but it remains open to more or less formative influences from older civilizational legacies. (shrink)
Bu çalışma, İlkokul 4. Sınıflarda okutulmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı, Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından 28.05.2018 tarih ve 78 kurul kararıyla 2018-2019 yılından itibaren 5 yıl süreyle ders kitabı olarak kabul edilen Barış Pınarbaşı’nın yazdığı, Ankara-2019 baskılı Tutku yayıncılıkça yayınlanan kitabı ele almaktadır. Çalışmamız sözü edilen ders kitabını görsel tasarım, içerik, dil ve anlatım ile eğitsel tasarımı oluşturan kazanımlar, öğretme-öğrenme süreci açısından değerlendirmektedir. Bir inancın öğrenilmesi, benimsenmesi ve birey tarafından yaşama geçirilmesinde öncelik, inanmanın iknaya dayalı olmasına bağlıdır. Bu ise ancak (...) düzenli, sistematik ve bireyin gelişimine uygun bir eğitim yürütmekle mümkün olabilir. Bu durum, bireyin gelişim evrelerini bilmeyi, öğretim materyalini ona uygun bir biçimde düzenlemeyi zorunlu kılmaktadır. Eğitim ve öğretimden beklenen hedef ve kazanımların gerçekleşmesi de buna bağlıdır. Elde edilen bulgulara göre 4. Sınıf DKAB ders kitabının tasarımında; tu-tarlılık, sayfa düzeni, görsel materyaller, yazı türü, yazı boyutu, yazı stili ve vurgulama araçlarının kullanımı gibi faktörlerin yeterince dikkate alınmadığı görülmüştür. Ders Kitabının dil ve anlatım yönünden öğrencinin bireysel öğrenmesine katkı sağlayacak yeterliliği konusunda sorunlu olduğu anlaşılmıştır. Ders kitabında sınıf düzeyine uygun olmayan bazı zorlayıcı metinler de yer almıştır. 4. sınıfta yoğun olarak bilgi verici metinlerin verilmesi, öğrencilerin okuduklarını anlama performansı, öğrencinin akademik başarısında kritik bir role sahiptir. Bu nedenle incelediğimiz ders kitabı hedef yaş için okuduğunu anlama, bir metnin ana fikrini belirleme, bilgiler arasında ilişki kurabilme yeterliğine sahip olabilme seviyesiyle kısmen uyumludur. (shrink)
This article elucidates some connections and divergences between S.N. Eisenstadt’s work on multiple modernities and critical reflections on ‘African modernity’ presented by Africanist scholars. It argues that there is more cross-over between these discussions than is commonly thought when both are seen as parallel responses to the shortcomings of post-war modernization theory. Eisenstadt’s work can inform debates in African Studies concerning the effective power of tradition in postcolonial African societies, and on African interpretations of the ‘cultural programme’ of modernity. The (...) article also discusses some weaknesses in Eisenstadt’s theorizing which arise from an extension of the multiple modernities framework to African societies, namely, an underappreciation of the various modalities of colonial imperialism and racialization, as well as the institutional constraints placed on postcolonial societal elites. It claims that these can be offset via a dialogue with the work of scholars in African Studies. Moreover, it is argued that the paradigm of multiple modernities can more satisfactorily shed light on African trajectories of modernity via the retrieval of tenets of Eisenstadt’s ‘heterodox’ modernization theory and work on post-traditionality, outlined in the 1960s and the 1970s, which include specific reflections on African societies. (shrink)
