Sosyal bilimlerde duygulanımsal dönüs̩ün felsefi arka planından bakarak duygulanımı anlamak
Abstract
Bu çalışmanın amacı, sosyal bilimler ve eleştirel kuram alanlarında ortaya çıkan, zihin-beden, akıl-duygu, doğa-kültür, insan olan-insan olmayan gibi ayrımları sorunsallaştırmada önemli bir rol oynayan ve beraberinde yeni soru sorma ve düşünme biçimleri getiren, yeni bir epistemolojik alan olarak “duygulanımsal dönüşü” felsefi arka planı bakımından incelemektir. Bu amaçla, duygulanımsal dönüşün ortaya çıkışını şekillendiren koşullar, duygulanımsal dönüşün oluşmasında etkili olan felsefi kavramsallaştırmalar incelenecek ve bu kavramların, toplumsal çalışmalarda kullanıldığı haliyle, kullanışlılıklarına dair örnekler verilecektir. Duygulanımsal dönüşün arka planında yatan şu üç kavramsallaştırma ekseni üzerinde durulacaktır; birinci olarak, duygulanım karşılıklı olarak bedeni, öznellikleri ve toplumsal anlam yaratma süreçlerini belirleyici bir konumdadır ve bireysel bir psişeden ziyade toplumsal bir yaşantıya tekabül eder. İkinci olarak, etkileme-etkinme gücü olarak duygulanım, hisler, akıl ve eylem arasındaki ayrımları sorunsallaştırıcı bir ilişkisellik üzerine kuruludur ve bunu günümüzün sosyoekonomik yaşantısında duygulanımların oynadığı merkezi rol üzerinden gözlemlemek mümkündür. Üçüncü olarak, duygulanımlar bedensel dinamiklere ve fizyolojik değişimlere dayanmaları sebebiyle bilişsel ve dilsel süreçlerden bağımsız otonom bir doğaya sahiptirler. Bedenin hareket ve duyumsama kapasitesi, duygulanımların belirlenimsizliğe dayalı niteliksel değişim yaratma potansiyeliyle birlikte anlaşılmalıdır. Bu türden bir yaklaşım bize, doğrudan bedensel ve duygulanımsal sürece içkin biçimde farkın ortaya çıkışını anlama olanağı sunar.