Abstract
Aydınlanma üzerine konuşmaya niyet eden birinin ilk kabulü, onun Avrupa‘da çıkmış olan bir ―durum‖ olduğu üzerine olacaktır. ―Durum‖ dedik çünkü Aydınlanma, hem ideolojik, hem siyasal, hem toplumsal, hem kültüreldir ve bu nedenle toplum içinde yaşayan bütün pratikleri etkilemiş ve etkilenmiştir. Yani Aydınlanma, yalnızca bunlardan biri değildir; o, hem düşünsel hem de eylemsel bir süreç olarak ele alınabilir. Bu eylemsel süreç bir şekilde Avrupa‘da başarıya ulaşmıştır. Ancak Türk Aydınlanması Avrupa odaklı hareket ettiği halde, kısmen başarılı olsa da genel olarak Osmanlı Devleti‘nin çöküşünü hızlandırdığı kabul edilmektedir. Bu durumun sebebini ortaya koymak için ele aldığımız çalışmamızın asıl hedefi, bu iki aydınlanma arasındaki pratiklerin benzerlik ve farklılıklarını ortaya koymaktır.