Milli Bilincin İdame Ettiricisi Olarak Din: Sovyet Azerbaycan'ında İslam

Cumhuriyet İlahiyat Dergisi 22 (3):1563-1578 (2018)
  Copy   BIBTEX

Abstract

XIX. Yüzyılın sonları ve XX. yüzyılın başlarında Azerbaycan'da entelijansiya arasında milli bilinç ortaya çıkmış olsa da Sovyet dönemiyle birlikte bu süreç kesintiye uğramış ve toplumsal tabana yayılamamıştır. Sonuç olarak, var olan “Müslüman Kimliği”, Azeri toplumu için temel bir kimlik bağı olarak varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Entelijansiyanın tasfiyesi ile birlikte, kullandıkları sloganlar ve milliyetçi semboller de ortadan kalkmış, Türk milliyetçiliği Azerbaycan'da bir ideoloji olarak varlığını koruyamamıştır. Sonuç itibariyle, politik-ideolojik milliyetçilik ve onun sloganları, milli bilinci canlı tutma imkanından yoksun bırakılmıştır. Bu makalede, Sovyet Azerbaycan'ında milli bilinci besleyen temel faktörün İslâm ve Müslüman kimliği olduğu savunulmaktadır. Komünist rejim İslam’ın entelektüel ve ideolojik boyutlarını en aza indirmeyi başarmasına rağmen, kültürel norm ve yaşam tarzı haline gelen unsurlarını aşındırma konusunda başarısız kalmaktaydı. Sovyet Azerbacan’ında Müslüman olmak Azeri toplumunun bir üyesi olmak ve söz konusu toplumun yaşam tarzına bağlılık olarak algılanmaktaydı. Nitekim, Azerbaycan'da “Müslüman” tanımının göndermede bulunduğu yaşam tarzı Azeri toplumunu çevredeki -Ruslar, Ermeniler ve Gürcüler- toplumlardan ayıran temel faktör olmuştur. Bu anlamda, ortak yaşam tarzına ve kültürel normlara atıfta bulunan İslam, Sovyet döneminde Azeri toplumunun özdeşlik duygusunu pekiştirerek milli bilinci canlı tutmuştur.ÖzetBu çalışma Sovyet döneminde Azerbaycan’da İslam kimliğinin ve İslamî yaşam tarzının milli bilincin sürüdürülmesindeki rolü üzerine yoğunlaşmaktadır. Çalışmanın temel iddiası milli bilincin varlığını sürdürmesinde Müslüman kimliğinin ve İslami yaşam tarzının etkili olduğudur. Bu iddianın doğruluğunun kanıtlanması için belli tarihsel dönemde gerçekleşen, siyasi, toplumsal, demografik ve kültürel konularla ilgili analizler yapılmaktadır. Bu bağlamda XIX. yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren Rusya’nın işgali, milletleşme süreci ve arkasından yaşanan sovyetleştirme süreci Müslüman kimliği ve İslamî yaşam tarzi bağlamında ele alınmaktadır. Söz konusu dönem istatistiki kaynaklar, istihbarat raporları, propaganda kitapları, ve dönem üzerine yapılan akademik araştırmalar ışığında ele alınmış ve üzerine yorumlar yapılmıştır. XIX. Yüzyıla kadar siyasi ve kültürel açıdan İran’ın etkisi altında bulunan şimdiki Azerbaycan bölgesi Rusya İmparatorluğu tarafından işgal edilince bölge halkı ilk kez Hıristiyan yöneticilerin yönetimi altına girmiş oldu. Bölgedeki dayanaklarını güçlendirmek için Çar yönetiminin bölgeye yoğun bir şekilde Ermeni ve Rus nüfusu göç ettirmesi sonrasında ise Azerbaycan’daki Müslüman halk kendini ilk kez Hıristiyan topluluklarla çevrelenmiş olarak buldu. Hep kendisi gibi Müslüman olan toplumun bir parçası olan Azerbaycan toplumu Ruslardan, Ermenilerden ve Gürcülerden oluşan Hıristiyan toplulukların ortasında kendi kimliğini yeniden tanımlamak durumunda kaldı. Çar yönetiminin Azerbaycan’a göç ettirilen Ermeni ve Ruslar’a hem yasal olarak hem de uygulamalarda bir dizi ayrıcalıklar tanıması Azerbaycan Türklerinin kendilerini toplumsal, kültürel, ekonomik ve siyasi açıdan Hıristiyan baskısı altında hiss etmelerine neden olmuştur. Söz konusu baskı ve kayırmanın 1905 ve 1918 yıllarında Azerbaycan Türkleri ile Ermeniler arasında patlak veren çatışmalarda daha yoğun bir şekilde hiss edildiği görülmektedir. Yaşadığı tecrübeler Azerbaycan Türklerini dışlanma nedeni olan kimliklerini, yani Müslüman kimliğini, çevresinde bulunan gayri-muslim topluluklara karşı sahiplenmelerini sağlamıştır. XX. Yüzyılın başında toplumsal gelişimi sağlamak üzere halkın milli bilincini geliştirmeye yönelik faaliyetlerde bulunan, aynı zamanda Müslüman kimliğini de sahiplenen entelejensiya ve burjuvazi kesimi oluşmuştu. Bu süreç 1918 senesinde Azerbaycan’da, türkleşmeyi, çağdaşlaşmayı ve İslamlaşmayı simgeleyen mavi, kırmızı ve yeşil renkleri biraraya getiren bayrağı bulunan Cumhuriyetin kurulması ile sonuçlandı. Fakat cumhuriyet varlığını sadece 23 ay sürdürebildi ve 1920 yılında gerçekleşen sovyet işgali ile birlikte Azerbaycan’da milliyetçi ideoloji, onun idelogları ve sembolleri tamamen tasfiye edilerek yoğun bir şekilde sovyetleştirme politikaları uygulanmaya başladı. Sovyet döneminde milliyetçilik ideolojik düzlemde ortadan kalkmış olsa bile, halkın homojenleşmesini sağlayan, ulus devlete mahsus bir dizi donanımlar sağlandı. Sovyet versiyonunda olsa bile, milli bir devlet aygıtı, milli sınırlar, milli tarih, milli eğitim sistemi oluşturuldu. Neticede aynı dili, aynı tarih bilincini, aynı sınırları paylaşan fakat milli bir ideolojiden yoksun olan bir millet meydana geldi. İdeolojik milliyetçiliğin tehlikeli bir girişim (perilous venture) olduğu Sovyet Azerbaycanı’nda kültüre ve yaşam tarzına dayanan kültürel bir milliyetçilik gelişti. Kültürel milliyetçilik halkın dilini, tarihini ama özellikle de yaşam tarzını savunan bir tutum olarak Sovyet Azerbaycan’ında gelişme gösterdi. Bütün bunlar, yani kültürel özellikler ve yaşam tarzı Azerbaycan toplumunu kendini çevre toplumlarından –Ruslardan, Ermenilerden ve Gürcülerden– ayırdığı başlıca niteliklerdi. Bu bağlamda Sovyet Azerbaycan’ında milliyetçi ve vatansever olmak Azerbaycan toplumunun kültürüne ve yaşam tarzına sahip çıkmak anlamına gelmekteydi. Dolayısıyla kültürel milliyetçilik çevredeki halklarla etnik sınırları sürdürme ve milli bilinci canlı tutma açısından önemli bir role sahipti. Burada araştırma konumuz açısından üzerinde durulması gereken nokta Azerbaycan toplumunda yaşam tarzının ve kültürün önemli bir kısmının İslam ve İslamî gelenek görenekle yakından ilişkili olduğudur. Sovyetleştirme politikaları İslam’ın entelektüel ve ideolojik boyutunu ortadan kaldırma konusunda büyük ölçüde başarılı olduysa da İslam’ın kültürel normları ve yaşam tarzı haline gelen öğeleri kendi varlığını güçlü bir şekilde sürdürmekteydi. Sovyet rejiminin başarısız olduğu nokta, yönettikleri Müslüman toplumlara alternatif bir kültür ve yaşam tarsi sunamamaları idi. Sovyet döneminde İslam’ın cami, başörtüsü vb. somut sembolleri yok edilse de kişiler arası ilişkilerde, sosyal yapıda ve aile ilişkilerinde tezahür eden öğeleri varlığını sürdürmeye devam etmekteydi. Bütün bunlar Azerbaycan toplumunun kendini çevresindeki etnik kimliklerden Ruslardan, Ermenilerden ve Gürcülerden ayırt ettiği, dolayısıyla da milli kimliğinin sınırlarını muhafaza ettiği önemli kültür öğeleri idi. Kebinolarak bilinen dinî nikah, sünnet, cenaze ve yas merasimleri gibi yaşam döngüsü ritüelleri Azeri olmanın çok önemli göstergeleri olarak algılanmıştır. Sovyet ateist ideologlarının yaptıkları birçok araştırmalarda ve istihbarat raporlarında komunist partisi yöneticileri de dahıl olmak üzere halkın söz konusu yaşam döngüsü ritüellerini milli gelenek görenek olduğu gerekçesiyle sürdürdükleri belirtilmekteydi. Ateistler bile, bahsedilen yaşam döngüsü ritüellerine uymadıkları taktirde milli geleneklere karşı gelmekle suçlanacakları ve toplumdan dışlanacakları endişesiyle ritüelleri yerine getirmekteydiler. Kebinsadece Müslüman çiftler arasında kıyıldığından ve dini nikahsız yapılan evlilikler toplumda hoş karşılanmadığından Ruslar, Ermeniler ve Gürcülerle evlilik yapma oranları oldukça düşük kalmaktaydı. Erkek çocuğa sünnet yaptırmak o çocuğu Azeri toplumunun bir üyesi yapmak olarak algılandığından çocuğa sünnet yaptırmak onu diğer toplumların üyelerinden ayıran bir özelliğe kavuşturmak anlamına gelmekteydi. Ölen bir kişinin İslamî üsullere göre gömülmesi o cenazenin bir Rusa, Ermeniye veya Gürcüye değil, bir Azeriye ait olduğunun göstergesi olmaktaydı. Dolayısıyla İslamî kültürden kaynaklanan yaşam döngüsü ritüelleri aynı zamanda çevredeki etnik gruplarla sınırları belirlemekte, dolayısıyla milli ve etnik bilinci canlı tutmaktaydı. Böylece İslamî kültür ve yaşam tarzi Sovyet rejiminin milli ve etnik kimliklerin ötesinde yeni bir insan ve toplum tipi oluşturmayı amaçlayan Homo Sovieticus projesinin de en önemli panzehirlerinden biri olmuştur.

Links

PhilArchive



    Upload a copy of this work     Papers currently archived: 91,122

External links

Setup an account with your affiliations in order to access resources via your University's proxy server

Through your library

Similar books and articles

Azerbaycan Muhaceret Şairi Olarak Alazan Baycan Ve Poetikası.Taşkın İşgören - 2016 - Journal of Turkish Studies 11 (Volume 11 Issue 20):291-291.
Meşşâî Filozofları ve Spinoza'da Nübüvvet Nazariyesi.Mehmet Vural - 2013 - Beytulhikme An International Journal of Philosophy 3 (1):53-83.
Meşşâî İslam Filozoflarında ‘Tabiat’ Kavramı.Nuri Adıgüzel - 2018 - ULUM Journal of Religious Inquiries 1 (1):5-21.
Bey'nî ve Burh'nî Epistemolojilerin Yöntem Tartışmaları Açısından İncelenmesi.İlyas Altuner - 2011 - Beytulhikme An International Journal of Philosophy 1 (2):89-103.
Al-Kalimah Al-Ilahiyah Inda Mufakkiri Al-Islam.Ibrahim Muhammad Turki - 2002 - Dar Al-Wafa Li-Dunya Al-Tiba Ah Wa-Al-Nashr.
God and Gender in Islam.Mustafa Çevik - 2013 - Beytulhikme An International Journal of Philosophy 3 (2):1-12.

Analytics

Added to PP
2018-12-19

Downloads
6 (#1,353,689)

6 months
1 (#1,346,405)

Historical graph of downloads
How can I increase my downloads?

Citations of this work

No citations found.

Add more citations

References found in this work

No references found.

Add more references