There is long-standing disagreement about how radical Adam Smith should be taken to be. Recently, Jonathan Israel’s work on the enlightenment situates Smith as a moderate enlightenment thinker. This article challenges that assessment. Smith sees aristocrats as largely devoid of competence, wisdom, and virtue and thinks they do not wield significant political power in commercial societies. He is also highly critical of their economic power; and uses a neo-Roman concept of liberty to provide a powerful critique of slavery and feudalism. (...) In so doing, he extends discussions of liberty and focuses them on economic relations in ways that prefigure labour republicanism. Finally, I show how these more radical commitments can be reconciled with his moderate proposals for political reform through his epistemology and realist anti-utopianism. These are aspects of Smith’s thought that are essential for understanding it correctly and have much to teach us today. (shrink)

Recent empirical literature suggests that some of the most prominent environmental policies that the Chinese government has pursued have involved at least some measure of participation from citizen...

European Journal of Philosophy, Volume 30, Issue 3, Page 1110-1124, September 2022.

European Journal of Philosophy, EarlyView.

Karl Marx’ın 1844 Ekonomik ve Felsefi Elyazmaları onun yabancılaşma kavrayışını anlamak açışından oldukça önemli bir metindir. Bu metinde dört farklı yabancılaşma türünden söz edilir. Ancak, Marx’ın bu yabancılaşma biçimlerine ilişkin açıklamaları incelendiğinde, aslında bunlardan birinin, türsel yabancılaşmanın, daha temel olduğu ve diğerlerinin de bu yabancılaşma biçiminden kaynaklandığı ortaya çıkar. Türsel yabancılaşmanın temel yabancılaşma biçimi olduğu iddiası, hem Marx’ın emeğin yabancılaşmasının özel mülkiyetin nedeni olduğu iddiasını temellendirmeyi hem de yabancılaşmanın sadece kapitalist sisteme özgü bir olgu olmadığını göstermeyi olanaklı kılar.